Top
+90 (212) 465 79 50
Yargıtay Kararları Işığında Sebepsiz Zenginleşme Davası

Yargıtay Kararları Işığında Sebepsiz Zenginleşme Davası

13 Haziran 2023

Locupletari non debet aliquis cum alterius iniuria ve iactura: Hiç kimse başkasına yaptığı haksızlık ve verdiği zarar nedeniyle zenginleşmemelidir.

Natura aequum est neminem cum alterius detrimento fieri locupletiorem: Bir kimsenin başkasının zararına zenginleşmemesi doğanın gereğidir.

Nemo eum damno alterius locupleitor fieri debet: Hiç kimse başkasının aleyhine zenginleşmemelidir. 

Bir kişinin geçerli bir neden olmaksızın, başkasının mal varlığını ya da emeğini kullanarak zenginleşmesi durumuna sebepsiz zenginleşme denir. Sebepsiz zenginleşme, mal, para ya da emek sahibinin iradesi dışında ortaya çıkar. Sebepsiz zenginleşme haksız zenginleşme ve haksız iktisap olarak da adlandırılmaktadır. Türk Borçlar Kanunun 77 ve 82. Maddelerinde sebepsiz zenginleşme hususu ele alınmıştır.

MADDE 77- Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.”

Sebepsiz Zenginleşme Bedelinin İadesi

Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden zenginleşen kişi bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.

MADDE 79- Sebepsiz zenginleşen, zenginleşmenin geri istenmesi sırasında elinden çıkmış olduğunu ispat ettiği kısmın dışında kalanı geri vermekle yükümlüdür. Zenginleşen, zenginleşmeyi iyiniyetli olmaksızın elden çıkarmışsa veya elden çıkarırken ileride geri vermek zorunda kalabileceğini hesaba katması gerekiyorsa, zenginleşmenin tamamını geri vermekle yükümlüdür.” 

Bu hükümde de görüleceği üzere zenginleşen tarafın iyiniyetli olup olmamasına göre durum farklılık göstermektedir. Eğer sebepsiz zenginleşen kişi iyiniyetli ise yani zenginleştiğini bilmiyorsa veya bilebilecek durumda değilse geri isteme zamanında elinde kalanı geri vermekle yükümlüdür. Ayrıca eğer zenginleşen kişi iyiniyetli ise yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.

Sebepsiz zenginleşen taraf iyiniyetli değilse geri verme zamanındaki iade borcu zenginleşmenin tamamını kapsar. Yani zenginleşmenin tamamını diğer tarafa vermek zorundadır. Ayrıca zenginleşen kişi iyiniyetli değil ise zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.

Sebepsiz Zenginleşmede İade Talebi İleri Sürülemeyen Durumlar

Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez. Ancak bu tür durumlarda açılacak sebepsiz zenginleşmeden doğan alacak davasında hakim, bu amaçla verilen şeyin devlete mal edilmesine karar verebilir. (TBK m. 81)

Sebepsiz Zenginleşme Davasının Koşulları

Sebepsiz zenginleşmeden söz edebilmek için aşağıdaki 4 şartın vuku bulması gerekmektedir.

1-Taraflardan birisinin malvarlığında bir eksilme, diğerinin malvarlığında bir çoğalmanın gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

2-Sözü edilen eksilmeyle çoğalma arasında bir illiyet bağı bulunmalıdır.

3-Azalmayla çoğalma haklı bir sebebe dayanmamalıdır.

4-Çoğalmanın sebepsiz iktisap kuralları dışında, özel bir hukuk kuralına dayanılarak iadesi mümkün olmamalıdır. Zira böyle bir imkan varsa artık sebepsiz iktisap kuralları değil, sözü edilen özel kurallar uygulanır.

Sebepsiz Zenginleşme Davasında Görevli ve Yetkili Mahkemeler

Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemeleri, yetkili mahkeme ise davalının yerleşim yerindeki (ikametgahının bulunduğu yerdeki) Asliye Hukuk Mahkemeleridir.

Sebepsiz Zenginleşme Davalarında İspat Yükü

Sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacak davalarında ispat yükü davacıdadır. Davacı sebepsiz zenginleşmenin şartlarının gerçekleştiğini ispatlamak zorundadır.

Banka havalesi ile gönderilen paranın sebepsiz zenginleşme hükümleriyle istenmesinde ispat: Havale, hukuksal niteliği itibariyle ödeme vasıtası olup, havalenin borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yasal karine olarak kabul edilir. Ancak, havale dekontlarında paraların açıklama kısmında yazan gönderiliş sebebinin “iş avansı-borç ödemesi-sözleşmeye istinaden-araç satım vs.” aksini, yani paraların belirtilen işlerle ile ilgili gönderilmediği hususunu ispat yükü davalı tarafa düşer.

Sebepsiz Zenginleşmede Zamanaşımı

MADDE 82- Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkı, hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve herhalde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

Zenginleşme, zenginleşenin bir alacak hakkı kazanması suretiyle gerçekleşmişse diğer taraf, istem hakkı zamanaşımına uğramış olsa bile, her zaman bu borcunu ifadan kaçınabilir.”

Sebepsiz zenginleşmede alacaklı taraf geri alma hakkının varlığını öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve herhalde, bu hakkın doğduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra sebepsiz zenginleşmeden doğan iade istemi zamanaşımına uğrar. İki yıllık süre zarar görenin malvarlığındaki eksilmeye yol açan eylem ve işlemin haksız olduğuna kesin olarak kanı bulunduğu ve mal varlığındaki eksilmenin miktarıyla haksız edinenin şahsını tam olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. 10 yıllık süre ise iade borcunun doğduğu andan itibaren işlemeye başlayacaktır.

İÇTİHATLAR

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 3.3.2015 tarih 2014/1825 E. 2015/5366 K. Sayılı ilamında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur;

Kesinleşen ortaklığın giderilmesi davasından sonra, paydaşlardan birinin dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının kendisine ait olduğunu ileri sürerek açtığı davanın, muhdesatın tespiti niteliğinde değil, muhdesat bedeli sebebiyle davalıların hisselerine düşen miktarın fazla kısmı bakımından sebepsiz zenginleştikleri iddiasına dayalı olarak eda nitelikli alacak davası niteliğinde olduğu, ekonomik yönden zenginleşme ve fakirleşmenin satış suretiyle taşınmazdaki ortaklığın giderildiği anda gerçekleştiği, bu durumda sebepsiz zenginleşmeye dayananın dava hakkı ve zamanaşımının başlangıç tarihinin ortaklığın giderilmesine konu taşınmazın, satışının yapılıp bedelinin taşınmaz maliklerine ödendiği tarihte başladığı gözetilmelidir. ”

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/3410 E. 2018/3689 K. Sayılı ilamında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur;

Dava avans olarak yapılan ödemeler karşılığında mal teslim edilmediği, bu nedenle ödemelerin iadesine ilişkin itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosyaya sunulan havale makbuzları üzerinde herhangi bir kayıt bulunmamaktadır. Kural olarak havale bir borcun ödenmesine yönelik olarak yapılır. Bu durumda yapılan havalenin mal siparişine yönelik avans olduğunun usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekir. Davalı tarafından kabul edilmeyen ve davalıyı bağlayıcı herhangi bir imza olmayan ve her zaman düzenlenmesi mümkün olan belgelere göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir. ”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 07.05.2008 tarih 2008/362 E. 2008/368 K. Sayılı ilamında aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur;

“06.11.1991 tarihinde gerçekleşen ihaleyi onaylamayan hazine adına açılan. Dava 12.06.2001 tarihinde kesinleşmiştir. Bu tarihe kadar olan taşınmazın değer kazanması davacıyı sorumlu kılmaz. Ancak tapu iptal tescil davası 16.12.2005 tarihinde açıldığına göre (2001-2005 tarihleri arasındaki değer farkı ilk ihale bedeline eklenerek ) bu tutar davacıya depo ettirilip tapu iptaline karar verilmelidir.”

 

Pınar Öksüz

 

 

 

KAYNAKÇA

  1. Türk Borçlar Kanunu
  2. Oğuzman / ÖZ – Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt II - 12. Bası- Vedat Kitapçılık
  3. Nihal YAVUZ – Borçlar Hukuku El Kitabı -  2018 -Adalet Yayınları
  4. Fikret EREN – Borçlar Hukuku Genel Hükümler – 26. Bası – Yetkin Yayınları

 

Danışma Hattı : +90 (212) 465 79 50