Kanuni bir zorunluluk sebebiyle yahut bazı şartlarda istek üzerine kişi vesayet makamı olan Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından vesayet altına alınabilmektedir. Vesayet altına alınmış herkese de vasi tayini yapılmaktadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda küçüklük, kısıtlılık, özgürlüğü bağlayıcı ceza söz konusu olması veya şartların gerçekleşmesi halinde istek üzerine vasi tayini halleri düzenlenmiştir. Vesayet organları vesayet daireleri ile vasi ve kayyımlardır. Vasi, vesayet altındaki küçüğün veya kısıtlının kişiliği ve malvarlığı ile ilgili tüm menfaatlerini korumak ve hukuki işlemlerde onu temsil etmekle yükümlüdür.
1. Akıl Hastalığı veya Akıl Zayıflığı Nedeniyle Vasi Tayini
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığının kişinin işlerini görememesine veya korunması ve bakımı için kendisine sürekli yardım gerekmesine veya başkalarının güvenliğini tehlikeye sokan durumlara yol açması kısıtlama sebebidir. Bu kısıtlama halinde vasi tayini kanuni bir zorunluluktur.
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle kısıtlamaya karar verilebilmesi için resmi sağlık kurulu raporu gerekmektedir. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi bir kararında tek hekim raporunun kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığı hususunda yeterli olmayacağını tam teşekküllü bir devlet hastanesi veya Adli Tıp ilgili İhtisas Kuruluna sevk edilip muayenesi yaptırılarak karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.[1]
Bu rapor üzerine hakim karar vermeden önce kısıtlanması istenen kişiyi dinleyebilir. Kısıtlama kararının kesinleşmesi üzerine hemen kısıtlının yerleşim yeri ile nüfusa kayıtlı olduğu yerde ilan olunur.[2]
Kısıtlanan bireylere mutlaka vasi tayini gerekmektedir. Vasi kural olarak 2 yıllık süre için atanır. Vasi tayinini Sulh Hukuk Mahkemesi yapmakla görevlidir.[3]
Akıl hastalığı veya akıl zayıflığı halinde kişinin vesayet altına alınması ve bu kişiye vasi atanması için kısıtlının yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine vesayet davası açılabilecektir. Davacı kısıtlama sebeplerini ve neden vasi atanması gerektiğini delilleriyle birlikte göstermelidir. Bu davada hakimin tam teşekküllü devlet hastanesi veya Adli Tıp ilgili İhtisas Kurulundan gelecek rapora dayanarak bir karar vermesi şarttır.[4]
2. Kimler Vasi Olarak Atanabilir
Vesayet makamı bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atar.[5] Vasi olacak kişinin ergin olması ve vasiliğe engel sebeplerinin olmaması gerekir. Vasiliğe engel olan sebepler TMK’ nin 418. maddesinde kısıtlılık, kamu hizmetinden yasaklılık ve haysiyetsiz hayat sürmek, menfaati kendisine vasi atanacak kişinin menfaati ile önemli ölçüde çatışmak veya onunla aralarında düşmanlık bulunmak, ilgili vesayet dairesi hakimi olmak şeklinde sayılmıştır.
Vasi olarak atanmakta haklı sebepler engel olmadığı müddetçe eşin ve hısımların önceliği söz konusudur. Vesayet makamı vasilik koşullarına sahip olmaları şartıyla öncelikle vesayet altına alınacak kişinin eşini veya yakın hısımlarından birini bu göreve atar. Aynı şekilde, haklı sebepler engel olmadıkça vesayet altına alınacak kişinin ya da ana veya babasının gösterdiği kimse vasi olarak atanabilecektir.[6] Ancak haklı sebeplerin engel olması halinde bu kişiler vasi olarak atanamaz.
3. Vasi Tayininin Sonuçları
Vasiliğe atanma kararının kesinleşmesiyle birlikte vasi ile vesayet makamının görevlendireceği bir kişi tarafından yönetilecek malvarlığı defteri tutulur. Kıymetli evrak, değerli eşya, önemli belgeler vb. şeyler malvarlığının yönetimi bakımından bir sakınca yoksa vesayet makamının gözetimi altında güvenli bir yere konulur. Eğer vesayet altına alınan kişinin menfaati gerektiriyorsa bunlar dışındaki taşınır mallar kendisi veya ailesi için özel değer taşımadıkça vesayet makamının talimatı uyarınca açık artırma yahut pazarlık yoluyla satışa sunulur. Elde edilen gelir vesayet altındaki kişinin kendisinin veya malvarlığının yönetimi için gerekli olmayan kısmı vesayet makamının belirleyeceği milli bankaya yatırılır. Vesayet altına alınan kişinin ticari, sınai veya benzeri işletmesi söz konusu ise vesayet makamı bunların devamı veya tasfiyesi için gerekli talimatı verir. Vesayet altına alınan kişinin taşınmaz malı söz konusu ise ancak bu kişinin menfaati söz konusu ise vesayet makamının talimatı ile satılabilir.[7]
TMK madde 447’ye göre vasi kısıtlıyı korumak, gözetmek ve bütün kişisel işlerinde ona yardım etmekle yükümlüdür. Bu yetkisini aşıp aşmadığını inceleme görevi Sulh Hukuk Mahkemesine aittir.[8] Vasi görevini özenle yerine getirmelidir. Görevini yerine getirirken kusurlu davranışıyla vesayet altındaki kişiye bir zarar vermesi halinde bu zarardan sorumludur.
Vasi vesayet dairelerinin yetkilerine ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla vesayet altındaki kişiyi tüm hukuki işlemlerinde temsil eder. Ancak vesayet altındaki kişi adına kefil olamaz, vakıf kuramaz ve önemli bağışlarda bulunamaz.
Şu hallerde ise ayrıca vesayet makamının izni gerekir; taşınmazların alımı, satımı, rehnedilmesi ve bunlar üzerinde ayni hak kurulması, olağan yönetim ve işletme ihtiyaçları dışında kalan taşınır veya diğer hak ve değerlerin alımı, satımı, devri ve rehni, olağan yönetim sınırlarını aşan yapı işleri, ödünç verme ve alma, kambiyo taahhüdü altına girme, bir yıl veya daha uzun süreli ürün ve 3 yıl veya daha uzun süreli taşınmaz kirası sözleşmesi yapılması, vesayet altındaki kişinin bir sanat veya meslekle uğraşması, acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması, mal rejimi sözleşmeleri, mirasın paylaştırılması ve miras payının devri sözleşmeleri yapılması, borç ödemeden aciz beyanı, vesayet altındaki kişi hakkında hayat sigortası yapılması, çıraklık sözleşmesi yapılması, vesayet altındaki kişinin bir eğitim, bakım veya sağlık kurumuna yerleştirilmesi, vesayet altındaki kişinin yerleşim yerinin değiştirilmesi.
Vesayet makamının izninden sonra denetim makamının da iznini gerektiren haller; vesayet altındaki kişinin evlat edinmesi veya evlat edinilmesi, vesayet altındaki kişinin vatandaşlığa girmesi veya çıkması, bir işletmenin devralınması veya tasfiyesi, kişisel sorumluluğu gerektiren bir ortaklığa girilmesi veya önemli bir sermaye ile bir şirkete ortak olunması, ömür boyu aylık veya gelir bağlama veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapılması, mirasın kabulü, reddi veya miras sözleşmesi yapılması, küçüğün ergin kılınması, vesayet altındaki kişi ile vasi arasında sözleşme yapılması. [9]
Ayırt etme gücüne sahip olmak şartıyla vesayet altındaki kişi vasinin açık veya örtülü izin veya sonradan vereceği onayla yükümlülük altına girebilir veya bir haktan vazgeçebilir. Verilen süre içinde işlem onaylanmazsa diğer taraf bununla bağlı olmaktan kurtulur. Vasinin işlemi onamamasına rağmen taraflar işlem yapmışsa her biri verdiğini geri alabilir. Ancak vesayet altındaki kişi sadece kendi menfaatine harcanan veya geri isteme zamanında malvarlığında mevcut olan zenginleşme tutarıyla ya da iyiniyetli olmaksızın elden çıkardığı miktarla sorumludur. Vesayet altındaki kişi, fiil ehliyetine sahip olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış ise onun bu yüzden uğramış olduğu zarardan sorumlu olur.[10]
4. Sonuç
Sonuç olarak, kişinin akıl hastalığı veya akıl zayıflığının söz konusu olması ve bu durumun işlerini görememesi veya korunması ve bakımı için sürekli yardım gerekmesine yol açması yahut başkalarının güvenliğini tehlikeye sokması halinde Sulh Hukuk Mahkemesi’nden vesayet davası yoluyla kişinin kısıtlanması ve vasi tayin edilmesini talep edilebilecektir. Bu talep üzerine hakimin vereceği kararın mutlaka tam teşekküllü bir devlet hastanesi ya da Adli Tıp ilgili İhtisas Kurulundan alınmış sağlık raporuna dayanması gerekmektedir.
Zeynep Sude Sağlık
1-Yargıtay 18.Hukuk Dairesi E.2012/7412 K.2012/8343 T.2.7.2012
2-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.410
3-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.413
4-Yargıtay 8. Hukuk Dairesi E.2017/5963 K.2017/13665 T.25.10.2017
5-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.413
6-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.414 ve 415
7-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.438 -444
8-Yargıtay 2.Hukuk Dairesi E.2000/15373 K.2000/15682 T.11.12.2000
9-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.449,462,463
10-4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.451 ve 452