Top
+90 (212) 465 79 50
Tüketici Hukuku Satış Sözleşmeleri Bedelinde Esaslı Yanılma Hali

Tüketici Hukuku Satış Sözleşmeleri Bedelinde Esaslı Yanılma Hali

23 Eylül 2022

Satış sözleşmelerinin temeli icap- kabul ilişkisinden oluşmaktadır. Satıcı, satışa sunduğu ürünün fiyatını belirler, bu fiyatı halka arz eder ve herhangi bir tüketicinin ilgili bedeldeki ürünü satın alma iradesini beyan etmesi ile sözleşme kurulur. Bu noktadan sonra satıcı ürünü, gösterdiği fiyat ile ilgili tüketiciye satmakla mükelleftir. Ancak bu hususun istisnaları mevcut olup, bu istisna hallerinden birini oluşturan sözleşme bedelinde esaslı yanılma hali makalemizin konusunu oluşturmaktadır.             

Mesafeli Satış Sözleşmelerinde İcap Kabul İlişkisi

Sözleşmelerin kuruluş aşamasına ilişkin hükümler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 1 ila 11. Maddesi arasında düzenlenmekte olup, sözleşmenin tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur. İlgili irade açıklaması açık veya örtülü olabilir.

Günümüzde, gelişen teknoloji, değişen çağ ve dünya genelinde yaşanan pandemi etkisiyle online alışveriş ağı son derece yayılmıştır. Tekstilden gıdaya, teknolojiden yapı malzemelerine kadar her ürün online alışveriş sitelerinden tek tıkla kapımıza kadar gelmektedir. Online alışveriş yöntemi ile yapılan mesafeli satış sözleşmelerinde  satıcı internet sitesinde ürün görsel ve fiyatını belirtir, tüketicinin kendisine uygun olan ürün ve fiyatı seçerek sipariş vermesi ile de satış sözleşmesi kurulur. Bu kolay ve tamamen online sistem pek tabii bazı teknik sorunları da beraberinde getirmektedir.

Yanılma Hali

Satış sözleşmesinin kurucu unsuru ürünün fiyatıdır. Ancak gerek fiyat bilgilerinin sisteme girilmesinde, özellikle indirim dönemlerinde, yapılan hatalar, gerekse tamamen teknik sorunlardan kaynaklanan hatalar nedeniyle sözleşme bedelinde esaslı yanılma hali olabilmektedir. Bu durum TBK ve TKHK hükümleri uyarınca sözleşmenin geçerli olarak kurulması nedeniyle satıcının ilgili ürünü teslim etme yükümlülüğünün geçerli olup olmayacağı konusunda soru işaretlerine yol açmıştır.

İlgili soru işaretlerine yanıt olan bir çok Yargıtay kararı bulunduğu gibi1 Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2021/6303 E. 2021/1188 K. Sayılı 22.11.2021 tarihli kararı2 sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen tarafın sözleşme ile bağlı olmayacağını hüküm altına alarak, konu ile ilgili en güncel karar haline gelmiştir.

Karara konu olayda; “Davacı, ... internet sitesi üzerinden ürünlerini sattığını, davalının ... internet sitesi üzerinden mesafeli satış sözleşmesi imzalayarak satış bedeli 6,00-TL olarak görülen ancak gerçek satış değeri 5.999,00-TL olan... siparişi verdiğini, davalının siparişinin firmanın sistemine düştüğünde ürünün fiyat etiketinin hatalı olarak girildiğinin tespit edildiğini, ürünün aslında 5.999,00-TL bedelli olmasına rağmen ... firması tarafından hatalı olarak 6,00-TL olarak satışa sunulduğunu, bu sebeple davalının satışının iptalinin sağlandığını, davalıya ulaşılarak durumun izah edildiğini, zararı oluşmadığı halde müşteri memnuniyetinin sağlanması için 20,00-TL hediye çekinin hesabına yüklendiğini, buna rağmen davalının hakem heyetine başvurduğunu, .. Mahkemece; mesafeli satış sözleşmelerinde malın reklam edilen fiyattan temin edilememesinin satışın iptalini gerektirmediği ve satıcının ürünü satışa sunduğu fiyattan alıcıya tedarik etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı, davalının internet sitesi üzerinden yaptığı alışveriş neticesinde indirimli olarak aldığı ürünün teslim edilmediğini, teslim edilmeyen malların indirimli fiyat üzerinden tarafına teslimi istemi ile tüketici hakem heyetine yaptığı başvurusunun kabulüne ilişkin verilen tüketici hakem heyeti kararının iptali için eldeki davayı açmış, davalı ise cevap vermemiştir. Mahkemece, mesafeli satış sözleşmelerinde malın reklam edilen fiyattan temin edilememesinin satışın iptalini gerektirmediği ve satıcının ürünü satışa sunduğu fiyattan alıcıya tedarik etmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. (818 sayılı eski B.K. m.23) 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 30. maddesinde “Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.” hükmü mevcuttur.

Somut olaya bakıldığında; dava konusu olan ... fiyatının 5.999,00-TL olduğu gözetildiğinde ürünün satış bedelinin 6,00-TL olarak girilmesi sözleşmenin kurucu unsurlarından olan bedelde sözleşme kurulurken esaslı bir yanılma hali olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca davacının anılan sözleşmeyle bağlı olduğundan söz edilemez. Bu durumda mahkemece Türk Borçlar Kanunun 30. maddesi gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına bozma isteğinin kabulü gerekmiştir.”

Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin iş bu kararı ile sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşme halini sözleşmenin kuruluş aşaması için de geçerli hale getirmiştir. Kaldı ki, yukarıda da belirttiğimiz gibi sözleşmenin kuruluş aşamasındaki belirleyici husus taraf iradelerinin uyuşması olduğundan ve karara konu olayda satıcının ilgili ürünü oldukça düşük bir fiyata satma iradesi olmadığından karşılıklı bir irade birliğinden bahsetmek mümkün değildir. Zira TBK madde 31 uyarınca : "Özellikle aşağıda sayılan yanılma hâlleri esaslıdır:

(…)

Yanılan, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa." yanılmaya düşmüş olacaktır.

Konu ile ilgili Prof. Dr. Kemal Oğuzman ve M. Turgut Öz de görüşlerini; “Edimlerin objektif olarak takdir edilen değerleri arasında açık, yani işten anlayan herkesin kolayca gözüne çarpan bir oransızlık varsa, kanunda aranan birinci şart gerçekleşmiş olur. 3“ ifadeleri ile belirtmiş olup, bir malın çok pahalıya veya ucuza satılması halinin yanılma halini oluşturacağı görüşünde bulunmuştur.

Sonuç

Sonuç olarak, satıcının gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim üstlendiğini açıkladığı hallerde, satıcı sözleşme bedelinde esaslı hataya düşmüş olacağından TBK madde 30 uyarınca sözleşmeyle bağlı olmayacaktır. Dolayısıyla satıcının satılanı teslim etme yükümlülüğü ortadan kalkacaktır. Zira böyle bir durumda satıcının teslim edimini yerine getirmesi halinde tüketici haksız ve açıkça orantısız bir menfaat elde ederken,  satıcı haksız ve açıkça orantısız bir edimi ifa etmiş olacaktır. Bu husus TBK'nın 30. Ve 31. Maddesine aykırı olduğu gibi TMK madde 2 uyarınca dürüstlük kuralına da aykırılık oluşturmaktadır.

 

Ece Perçinkaya, LL.M.

 

 

 

KAYNAKÇA

  1. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E. 2015/4023 K. 2016/10471 T. 14.4.2016.
  2. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/11-3154 K. 2018/1847 T. 4.12.2018.
  3. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi E. 2019/366 K. 2019/2824 T. 18.4.2019
  4. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi E. 2021/6303 K. 2021/1188 T. 22.11.2021
  5. Oğuzman Kemal\Öz M. Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt 13.Bası, Vedat Yayıncılık İstanbul 2013, s.135-136.

Danışma Hattı : +90 (212) 465 79 50