Top
+90 (212) 465 79 50
Tebligat Kanunu 21. ve 35. Madde Uygulaması

Tebligat Kanunu 21. ve 35. Madde Uygulaması

06 Haziran 2023

Tebligat, yetkili merciiler tarafından yapılan bildirimdir. Bu bildirime hukuki sonuçlar bağlanmış olduğundan tebligat, hukuk sistemimizde önemli bir yere sahiptir. Zira muhatap, hakkında açılan davadan/ icra takibinden kendisine yapılan tebligat ile haberdar olduğundan cevap verme/ ödeme/ itiraz süreleri de bu tebliğ tarihine göre başlayacaktır. Bu sebeple tebligatın usulüne, şekline dikkat edilmesi önem arz etmektedir. Aksi halde usulüne uygun yapılmayan tebligatın geçersizliği söz konusu olabilecektir.

BİLİNEN ADRESE TEBLİGAT (T.K.Madde 10) – “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

TEBLİĞ İMKANSIZLIĞI VE TEBELLÜDEN İMTİNA (T.K.Madde 21) – “(Değişik : 6/6/1985 - 3220/7 md.) Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. (1) (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.(2)

Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve yönetmeliğin 30/1. maddeleri uyarınca; muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin sorulması ve beyanda bulunan kişinin adı, soyad ve sıfatının mutlaka tebligat parçasına yazılması gerekmektedir. Zira yönetmeliğin 30. maddesi ile tebliğ memuruna, ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevi yüklenmiştir. Buna göre tebliğ memuru, muhatabın adreste bulunmama sebebini, adresinden geçici mi sürekli mi ayrıldığını, tevziat saatlerinden sonra adresine dönüp dönmeyeceğini, dönecekse ne zaman döneceğini tevsik etmeli ve ayrıca bu tahkikatın sonucu kanunun 23/7. maddesi ve yönetmeliğin 35/f maddesi uyarınca tebliğ evrakına yazmalı ve ilgilisine imzalatmalıdır. Aksi halde yapılan tebliğ işlemi geçersiz olur. (Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 22.02.2018 T., 2018/742 E., 2018/1844 K.sayılı kararı) Tüzel kişiler açısından ise yönetmeliğin 30 ve 31. maddelerindeki araştırma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu husus Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi’nin 16.07.2020 T., 2020/949 E., 2020/1017 K. sayılı kararında “…Tüzel kişi adına ve borçlunun ticaret sicilindeki adresine gönderilen tebligatın 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur. Zira, muhatabın adreste bulunmaması halinde, bunun nedeninin araştırılması ve tevziat saatinden sonra adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilmesi gerçek kişiler yönünden zorunlu olup, hükmi şahısların sıfatı ve niteliği itibari ile böyle bir araştırmanın yapılmamış olması tebligatın usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz. ( Benzer mahiyette Y.12.HD.nin 2014/16440 E. 2014/18095 K. sayılı emsal içtihadı mevcuttur. ) Ticaret Sicili Gazetesi'nin web sayfasından temin edilen 16.12.2015 tarih ve 8969 Sayılı Ticaret Sicili Gazetesi'nin 184. sayfasına göre tebliğin yapıldığı adres Ticaret Sicilinde kayıtlı adrestir. Diğer taraftan tüzel kişilere TK.nun 21/1. Maddesine tebliğ yapılabileceğinden TK.nun 35. Maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği iddiası yerinde değildir.“ şeklinde ifade edilmiştir.

Tebligat Kanunu 21/2.madde uygulamasında ise uygulamada farklı yorumlar ile karşılaşılmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekir ki; muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan 21/2.madde uyarınca tebligat yapılamaz. Muhataba gönderilecek ilk tebligatın 21/2. madde uyarınca şerh eklenmeksizin normal gönderilmesi gerekmektedir. Uygulamada farklı yorumlanan bir diğer husus ise; tebligat çıkarılan ilk adresin adres kayıt sistemindeki adresi olmaması halinde, 21/2. maddeye göre tebligat yapabilmek için önce adres kayıt sistemindeki adresine normal tebliğ yapılması gerekip gerekmediğidir. Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 19.01.2017 T., 2015/7312 E., 2017/399 K.sayılı kararında; “Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. Bu değişikliğe göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, bilinen veya gösterilen adresine yapılacaktır. Buna göre, ilk defa bildirilen adresin muhatabın (davalının) adres kayıt sistemindeki adresi veya başka bir adres olması arasında fark yoktur. Her iki adres de Tebligat Kanununun 10/1. maddesi kapsamında bilinen adrestir. Bildirilen adrese çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi de nazara alınarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebligat çıkarılacaktır.

Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından, Anayasanın "Hak arama hürriyeti" kenar başlıklı 36. maddesine ve Tebligat Kanununun yukarıda bahsi geçen hükümlerine aykırı olacaktır.”  denilmektedir.

ADRES DEĞİŞTİRMENİN BİLDİRİLMESİ MECBURİYETİ: (T.K.Madde 35) – “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/1/2011-6099/9 md.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.”

Uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir diğer sorun; adres kayıt sisteminde adresi bulunmayan kimselere nasıl tebligat yapılacağı hususudur. Muhatabın adres kayıt sisteminde adresi bulunmuyor ise kendisine Tebligat Kanunu 35/2. madde uyarınca tebligat yapılabilir. Ancak burada aranan diğer bir şart; daha önce kendisine usulüne uygun tebliğ yapılmış olmasıdır. Örneğin; borçluya gönderilen ödeme emrinin adres kayıt sistemindeki adresine usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini varsayalım. Sonrasında yapılan hacize ilişkin olarak borçluya 103 davetiyesi gönderilmek istendiğinde borçlunun artık adres kayıt sisteminde adresi bulunmuyor ise bu durumda tebligat 35/2. madde uyarınca yapılabilir. Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 25.09.2019 T., 2016/18440 E., 2019/8793 K. sayılı kararında da; “…Söz konusu maddeye göre, tebligat yapılabilmesi, muhatabın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin bulunmaması şartına bağlanmıştır. Adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresinin tespit edilmesi halinde 6099 sayılı Kanun ile değişik Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılacaktır. Tebligat Kanunu'nda 6099 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik sonrası, gerçek kişiler yönünden 35. maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, borçlunun adres kayıt sisteminde bir adresinin bulunmaması ve ayrıca daha önce kendisine veya adresine Kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olması zorunludur.

 

SONUÇ

Tebligat, hukuki işlemler açısından büyük önem arz etmekte olup kanunlar ve yönetmelikte düzenlenen usul ve şekil şartlarına uyulmaması halinde tebligatın, dolayısıyla da hukuki işlemin geçerliliği tartışmalı hale gelebilecektir. Bu sebeple tebligat, yetkili makamların ve tarafların dikkat etmeleri gereken bir konudur. Uygulamada kanun maddelerinin farklı yorumlandığı görülmekte ise de bu farklılık yargı kararları ile aşılmaya çalışılmıştır.

 

 

 

Av. Sinem Çiftci

 

 

 

KAYNAKÇA:

  • 7201 sayılı Tebligat Kanunu
  • Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik
  • 6099 sayılı Tebligat Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
  • Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 19.01.2017 T., 2015/7312 E., 2017/399 K.sayılı kararı
  • Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 25.09.2019 T., 2016/18440 E., 2019/8793 K. sayılı kararı
  • Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 22.02.2018 T., 2018/742 E., 2018/1844 K.sayılı kararı
  • Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi’nin 16.07.2020 T., 2020/949 E., 2020/1017 K. sayılı kararı

Danışma Hattı : +90 (212) 465 79 50