Top
+90 (212) 465 79 50
Mirasın Gerçek Reddinde Küçüğün Durumu

Mirasın Gerçek Reddinde Küçüğün Durumu

05 Ekim 2023

Mirasın gerçek reddi, Türk Medeni Kanunu’nun mirasçılara tanıdığı, miras bırakanın ölümünden itibaren üç ay içerisinde mirası kayıtsız şartsız reddetme imkanıdır. Bu imkan ile mirasçı borca batık bir terekenin getirmiş olduğu yükümlülüklerden kurtulur. Ancak reddedilen miras mirası reddeden mirasçının alt soyuna sirayet eder. Kanun koyucunun bu hüküm ile amacı ise mirası tamamen kendi tercihi ile reddetmiş mirasçının, kendi kararını verememiş olan alt soyunu korumaktır. Zira mirasın gerçek reddi çoğu zaman borca batık bir terekeden kurtulmak için yapılırken, bazen de kişisel tercihler nedeniyle yapılabilir. Miras bırakanın alt soyu reşit bireylerden oluşmakta ise, mirasın reddi işlemini asıl mirasçı ile birlikte yapabileceği gibi mirası kabul de edebilir. Ancak mirasçının altsoyu reşit olmayan küçük ise izlenecek hukuki yol makalemizin konusunu oluşturmaktadır.

Mirasın Gerçek Reddi ve Sonuçları

Mirasın gerçek reddi Türk Medeni Kanununun 605 ve devamı maddelerinde düzenlenmektedir. Buna göre; yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır. (Bkz TMK 605)

Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar. (Bkz TMK 606)

Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder. (Bkz TMK 609)

Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer. Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, miras bırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, miras bırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır. ( Bkz TMK 611)

Buna göre ret edenin alt soyu varsa, reddedilen hisse bunlara geçer; altsoyu yoksa, miras bırakanın diğer mirasçılarının hisseleri çoğalmış olur; çünkü, reddolunan miras hisseleri bu durumda onlara geçecektir.[1] Örneğin, M' nin A, B ve C adlı üç çocuğundan A, mirası reddedecek olursa, B ve C' nin miras payları 1/3'den 1/2' ye yükselir. Buna karşılık reddedenin altsoyu varsa, altsoy ona halef olur. Yukarıdaki örnekte A'nın, D adında bir çocuğu olsa, D, A'ya halef olup ona düşen 1/3 miras payını alır, böylece B ve C' nin miras payları değişmez.[2]

Görüldüğü üzere kanun mirasın gerçek reddini süreye şekle tabi tutmuş olup, mirası reddeden mirasçının miras payının en yakın yasal mirasçısına intikal edileceğini hüküm altına almıştır.

Mirasın Gerçek Reddinde Bulunan Mirasçının Reşit Olmayan Altsoyunun Durumu

Bilindiği gibi hukuk sistemimizde 18 yaşını doldurmamış kişiler çocuk sayılır ve bu kişiler işlem ve eylemlerini yasal temsilcileri vasıtası ile dolayısıyla velayetlerinin sahibi anne babaları aracılığı ile kullanırlar.

Ancak TMK m. 426/2’ye göre bir işte yasal temsilci ile küçüğün ya da kısıtlının menfaati çatışırsa, vesayet makamının ilgilisinin veya resen temsil kayyımı ataması gerekir. Söz konusu mirasın gerçek reddi davasında anne ile çocukların hukuki yarar çatışması olduğundan mahkemenin çocuklara kayyım atayarak, kayyımdan çocuklar adına mirasın gerçek reddi yönünde beyan alması ve bu şekilde işlem yapması gerekir. [3]

Bu anlamda uygulamada, mirasçı mirasın gerçek reddi talebiyle Sulh Hukuk Mahkemesine başvurup mirasın reddini tespit ve tescil ettirdikten sonra yasal temsilcisi olduğu alt soyu için tekrar mirasın gerçek reddi başvurusunda bulunur. Söz konusu başvuru üzerine mahkeme küçüğe kayyım atanması için dava açmak üzere süre verir. Kayyım atanması için açılacak dava dilekçesinde yasal temsilci tarafından kayyım önerisinde bulunabilir. Bu kişi küçük ile menfaat çatışması olmayan bir kişi olmalıdır. Böyle bir önerinin yapılmaması halinde kayyım hakim tarafından resen atanacaktır.

Atanan kayyım da reddedilen mirasın borca batık olması, küçüğün ileride bu durum nedeniyle haciz tehdidi ile karşılaşmaması bakımından mirasın küçük adına da reddedildiğinin tespit ve tescil edilmesi talebinde bulunduğunda küçük altsoy bakımından da mirasın reddi tespit ve tescil edilmiş olur.

Sonuç

Sonuç olarak; her ne kadar yasal temsilci sıfatına haiz olan anne baba, alt soyunda bulunan küçüğü tüm işlem ve eylemlerinde temsil etse de, mirasın gerçek reddi talebinde bulunan mirasçının alt soyu olan küçüğün temsilinde yasal temsilci anne- baba ile küçük arasında menfaat çatışması bulunduğundan, küçük bakımından mirasın gerçek reddi işleminin küçüğe atanacak kayyım ile gerçekleşmesi gerekmektedir.

 

 

Ece Perçinkaya, LLM

 

 

 

 

KAYNAKÇA

  1. Dural,Mustafa / Öz, Turgut, Miras Hukuku, 2. Bası, İstanbul, Filiz Kitabevi, 2003.
  2. İmre, Zahit/Erman, Hasan, Miras Hukuku, Gözden Geçirilmiş 7. Bası, İstanbul, Der Yayınları, 2010.
  3. Yargıtay 2. HD. 2012/12868 Esas-2013/5514 Karar

 

Danışma Hattı : +90 (212) 465 79 50