İş kazası kavramı, kazanın tamamen çalışma hayatından doğan halini oluşturmakta olup mesleki risklerin başında gelmektedir. İş kazası, doktrinde sigortalının işverenin emir ve talimatlarında bulunduğu esnada çalıştığı iş veya işin gereği dolayısıyla aniden ve dıştan meydana gelen bir etkenle onu bedence ya da ruhça zarara uğratan olay olarak tanımlanmaktadır.[1] İş güvenliği açısından bir olayın iş kazası olarak tanımlanabilmesi için, her şeyden önce olayın işyeri ve istihdamla bağlantılı olması gerekmektedir.[2]
İşverenin emir ve talimatı olduğu sırada kazaya uğrayan işçi, iş görme borcunu yerine getirirken kaza geçirmekle uygun illiyet bağı bulunacağından, işverenin tazminat sorumluluğu doğacaktır.
İş Kazası Sayılan Haller
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 13. maddesine göre iş kazası sayılan ve tazminat davası açılabilecek haller şunlardır:
a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır. Uygulamada bu tarz kazalara trafik iş kazası denilmektedir.
Kanun maddesinde de yer aldığı üzere iş kazası sonucunda işçinin uğradığı zarardan işverenin sorumlu tutulabilmesi için, kazanın, işçinin işverenin emir ve talimatı altında olduğu bir sırada meydana gelmiş olması gereklidir. Üçüncü kişinin tam kusuru veya kastı illiyet bağını keser.[3]
İş Kazasının Bildirilmesi
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 13/2 Maddesine iş kazasının işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç iş günü içinde veyahut işçinin kendisi tarafından, bir ayı geçmemek şartıyla rahatsızlığının bildirim yapmaya engel olmadığı günden sonra üç işgünü içinde, iş kazası ve meslek hastalığı bildirgesi ile doğrudan ya da taahhütlü posta ile Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi zorunludur. İş kazasının işverenin kontrolü dışındaki yerlerde meydana gelmesi halinde, iş kazasının öğrenildiği tarihten itibaren başlamaktadır.
Şayet iş kazası işçi veya işveren tarafın bildirilmemiş veya iş kazası olarak kabul edilmemiş ise iş kazasının tespiti davası açılmalıdır.
Tazminat Davasında İstenebilecek Zararlar
İş kazası sonucunda vücut bütünlüğü ihlal edilen işçi veya desteğinden yoksun kalanlar, maddi tazminat olarak; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün kaybından doğan zararlar ile ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan zararları isteyebilirler.(TBK m.54)
Ölüm hâlinde işçinin desteğinden yoksun kalanlar, cenaze giderleri, ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları, ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıpları isteyebilirler. (TBK m.53)
İş kazasına uğrayan işçi veya desteğinden yoksun kalanlar kazaya neden olan işveren veya üçüncü kişilerden manevi tazminat isteyebilirler. (TBK m.56) Manevi tazminat bölünemez ve bir defada istenebilir.4 Manevi tazminat, işçi ya da sigortalının maluliyet oranı yükselmedikçe, yeni bir dava veya ıslah ile arttırılamaz.
Dava Açma Süresi
İş kazası nedeniyle tazminat davası açma süresi -zamanaşımı süresi- iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. (TBK m.146).
İş kazası neticesinde maluliyet olması durumunda tazminat alacağı maluliyetin kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek 10 yıllık zaman aşımına tabidir.[5,6]
Dava Hakkı
Maddi tazminat davasını, iş kazasında zarara uğrayan işçi açabilir. İşçi ölmüş ise onun desteğinden yoksun kalanlar dava hakkına sahiptir. Örneğin; eş, çocuk, anne, baba, evlatlık dava hakkına sahiptir.
Davalı kural olarak işçiyi çalıştıran işverendir. Kazaya uğrayan işçi, işyerinde ve işin bir bölümünde iş alan alt işveren işçisi ise, hem asıl işveren hem de alt işveren tazminat alacağından müteselsilen sorumlu tutulabilir.[7]
Yurtdışında meydana gelen iş kazalarında, SGK yönünden iş kazasından söz edilebilmesi ve SGK’nın sorumlu tutulabilmesi için, bu konuda SGK’ya yükümlülük getiren bir sosyal güvenlik sözleşmesi veya işveren ile SGK arasında yapılmış topluluk sigortası bulunmalıdır.[8]
Görevli ve Yetkili Mahkeme
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 6.maddeye göre hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin davaları görmekle görevli mahkeme İş Mahkemesidir.
İş kazalarına bakmakla yetkili mahkeme mezkur maddede yer almaktadır. Maddeye göre;
- İş mahkemelerinde açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi ile işin veya işlemin yapıldığı yer mahkemesidir.
- Davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
- İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
- Bu madde hükümlerine aykırı yetki sözleşmeleri geçersizdir
Sonuç
Özetle işverenin iş kazalarından soğan tazminat sorumluluğu, akde aykırılıktan (işçiyi gözetme borcuna aykırılık) doğan bir kusur sorumluluğudur. Yargıtay’a göre iş kazasında işveren hiçbir kusuru bulunmasa ve olay kaçınılmaz olsa da illiyet bağı varsa sorumlu tutulmaktadır.[9]
Leyla Sarı
KAYNAKÇA
1- Seratlı Gaye Burcu. İş Kazasından Doğan Destekten Yoksun Kalma Tazminatı. Ankara : Yetkin Yayınları, 2003.
2- Kaynak, Tuğray/Adal, Zeki/Ataay, İsmail/ Uyargil, Cavide/ Sadullah, Ömer/ Acar, A.Cevat/ Özçelik, Oya/ Dündar, Gönen/ Uluhan, Reha. İnsan Kaynakları Yönetimi İ.Ü. İşletme Fak. Yayın No:276 İstanbul. 1998
3- Yargıtay 9.HD. 2181/2655 15.03.1987
4- Yargıtay 21.HD. 2000/4323 E. 2000/4428 K. 01.06.2000
5- Yargıtay 21.HD. 2013/23848 E. 2013/3597 K. 21.02.2013
6- Yargıtay 21.HD. 2013/17844 E. 2013/4424 K. 12.03.2013
7- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/21-732 E. 2013/207 K. 06.02.2013 T.
8- Yargıtay 21.HD. 2013/10502 E. 2013/1274 K. 28.01.2013
9- YİBK, 27.03.1957 T. 1/3 Sayılı Karar