Top
+90 (212) 465 79 50
Dava Şartı Arabuluculuk

Dava Şartı Arabuluculuk

08 Mart 2023

Arabuluculuk; aslında yeni bir çözüm yöntemi olmayıp, eski zamanlardan beri Uzak Doğu, Afrika, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa gibi birçok ülkede kullanılan bir uyuşmazlık çözüm yöntemidir. Yeni olan ise arabuluculuğun ayrı bir meslek, usul olarak düzenlenmesidir. Arabuluculuk, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 2.maddesinde; “sistematik teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını gerçekleştiren, tarafların çözüm üretemediklerinin ortaya çıkması hâlinde çözüm önerisi de getirebilen, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi” olarak tanımlanmıştır.

Arabuluculuk tarafların iradesine dayalı bir süreç olup 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 3.maddesi uyarınca “Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler.” Ancak bu maddenin istisnası arabuluculuğun bir dava şartı olarak düzenlendiği hallerdir. Arabuluculuğun dava şartı olduğu hallerde her ne kadar başvuru hususunda taraf iradesi bulunmamakta ise de, süreci devam ettirip ettirmemek ya da anlaşıp anlaşmamak hususunda karar her zaman taraflarda olup bu sebeple de iradilik ilkesine aykırılık görülmemiştir.

Arabuluculuğun dava şartı olduğu hallerde davacı anlaşmamaya ilişkin son tutanağın aslını ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Eklenmemesi halinde davacıya bir haftalık kesin süre verilir, bu kesin süre içerisinde de son tutanağın sunulmaması halinde dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın dava usulden reddedilir. Ancak dava arabulucuya başvurulmaksızın açılmış ise herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.

Son tutanağın sunulmasına ilişkin olarak Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 T., 2019/2037 E., 2019/2110 K. sayılı kararında son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylı örneğinin 1 haftalık kesin süre içerisinde sunulmamış olması sebebiyle verilen usulden ret kararın yerinde olduğuna karar verilmiştir. Ancak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31.Hukuk Dairesi’nin 31.05.2019 T., 2019/1441 E., 2019/1299 K. sayılı kararında ise “…ilk derece mahkemesi kararında arabuluculuk tutanağının aslını sunması hususunda davacıya verilen bir haftalık süre içinde tutanak aslının sunulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de; esasen arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dava dilekçesine eklendiği, davanın UYAP üzerinden açıldığı, arabuluculuk faaliyetine ilişkin belgelere ve son tutanağa, herkese açık ve ulaşılabilir hale getirilen UYAP sistemi üzerinden erişebilmenin mümkün bulunduğu dikkate alındığında, yargılamaya devam olunarak taraf delilleri toplanıp davanın esasının incelenmesi gerekirken, son tutanak aslının sunulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddi isabetli görülmemiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulu’nun 05.02.2020 T., 2020/1 sayılı kararında ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31.Hukuk Dairesi’nin 31.05.2018 T., 2019/1441 E., 2019/1299 K. sayılı kararına üstünlük tanınmasına 7 üye tarafından oy çokluğu ile karar verilmiş ve uyuşmazlığın giderilmesi için dosya Yargıtay’a gönderilmiştir. Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 17.06.2020 T., 2020/932 E., 2020/5773 K. sayılı kararında; hakimin, son tutanağa Uyap üzerinden erişebilir olması nedeniyle fotokopisinin sunulmasının yeterli görülüp görülmeyeceği üzerinde durulmuştur. Karar gerekçesinde “7036 sayılı kanunda öngörülen belgenin ibraz yükümlülüğü taraf ve vekillerine aittir. Bu meyanda, iş yargılamasında resen araştırma ilkesi de geçerli olmadığından, araştırma mükellefiyetinin hakime yüklenmesi de yerinde olmayacaktır. Aksi halin kabulünde Uyap sistemi üzerinden ulaşılabilecek her türlü bilgi ve belgenin hakimlerce toplanması sonucu ortaya çıkar ki bu durumun da mevcut yargılama sistemi ile bağdaşmayacağı açıktır.” denilerek son tutanak aslının ya da arabulucu tarafından onaylanmış örneğinin dosyaya sunulmaması halinde bu belgelere Uyap üzerinden erişilebilme imkanının olmasının sonuca etkisinin bulunmayacağına karar verilerek yargı kararları arasındaki farklılık giderilmiştir.

Dava şartı arabuluculuğun örneklerine Almanya, Japonya ve İtalya gibi bazı ülkelerde de rastlanılmakta olup hukuk sistemimizde de bazı hallerde arabuluculuk dava şartı haline getirilmiştir. Bu hususta yapılan ilk düzenleme 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3.maddesi ile yapılmıştır. “Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” (İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan tazminat talepleri her ne kadar arabuluculuğa elverişli olsalar da dava şartı kapsamında değillerdir.) Arabulucu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde başvuruyu sonuçlandırmalıdır, zorunlu hallerde bu süre arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir. (İş Mahkemeleri Kanunu mad.3/10) Arabulucuya ödenecek ücret de mad.3/13 ile “İşe iade talebiyle yapılan görüşmelerde tarafların anlaşmaları durumunda, arabulucuya ödenecek ücretin belirlenmesinde işçiye işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarı ile çalıştırılmadığı süre için ödenecek ücret ve diğer haklarının toplamı” olarak belirlenmiştir.

7036 sayılı kanunun 3/18.maddesinde “Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir.” denilerek iş hukukunda arabuluculuğun dava şartı olduğu arabuluculuk görüşmelerinde işverenin yetkilendirdiği bir çalışanının görüşmelere katılabileceği belirtilmiştir. Maddede, yetkiye ilişkin belgenin sadece yazılı olması gerektiği belirtildiğinden adi yazılı bir belge ile yetkilendirilen çalışanın görüşmelere katılması mümkün iken, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 74. madde uyarınca avukatların arabuluculuk görüşmelerine katılabilmesi için vekaletnamesinde bu hususta özel yetki bulunması gerekmektedir. Vekaletnamesinde özel yetki bulunmayan avukat, diğer tarafın rızası ile görüşmelere ancak ilgili tarafın danışmanı olarak katılabilir. Ayrıca madde metninde, yetkilendirilen çalışanın işvereni temsil edebileceği ve son tutanağı imzalayabileceği belirtilmiş ise de anlaşma belgesi imzalayıp imzalayamayacağı hususunda da bir açıklık bulunmamaktadır.

7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 3/1.maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılmış olup başvuru Anayasa Mahkemesi tarafından oybirliği ile reddedilmiştir. Karar gerekçesinde “…arabulucuya başvuru zorunluluğunun, kişilerin hak aramalarını imkansız hale getiren veya aşırı derecede zorlaştıran etkisiz ve sonuçsuz bir sürece neden olmadıkça hak arama hürriyetinin özüne dokunduğu söylenemez. Dava şartı olmanın bir sonucu olarak arabuluculuğa başvuru bir zorunluluk arz etmekte ise de bu zorunluluk yalnızca arabuluculuğa başvuru ile sınırlı olup arabuluculuk sürecinin işleyişi ve sonucu üzerinde taraf iradelerinin egemen olduğu açıktır. Taraflar istedikleri zaman süreci sonlandırabilecekleri gibi, süreç sonunda anlaşmaya varıp varmamak konusunda da tercih hakkına sahiptirler. Anlaşmaya varılamaması halinde ise uyuşmazlığın çözümü için yargı yoluna başvurulması mümkündür. Bu bakımdan Kanun’un arabuluculuk süreci ve sonucu yönünden taraf iradelerini esas aldığı görülmektedir.” denilmektedir. (Anayasa Mahkemesi’nin 11.07.2018 T., 2017/178 E., 2018/82 K. sayılı kararı)

Ticari davalarda arabuluculuğun dava şartı olmasına ilişkin düzenleme 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi ile yapılmıştır: “Bu kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Arabulucu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde başvuruyu sonuçlandırmalıdır, zorunlu hallerde bu süre arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.

Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklara ilişkin düzenleme ise 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a eklenen 73/A maddesi ile yapılmıştır. Bu madde ile tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı haline getirilmiş ise de kanunda istisnaları belirtilmiştir. Şöyle ki; tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar (tüketici hakem heyetine başvuru sınırı 66.000TL’ye çıkarılmıştır.), tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar, 73/6. ve 74. maddelerde belirtilen davalar ve tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar hakkında dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz.   

Arabuluculuk aslında uzun yıllardır uygulanan bir çözüm yöntemi olup ayrı bir meslek, usul olarak düzenlenmesi yenidir. Bu sebeple uygulamada farklı yargı kararlarına rastlanmakta ise de süreç içerisinde içtihat birliği oluşturulmaya çalışılmaktadır. Arabuluculuğa başvuru esasen ihtiyari olsa da kanunlarda sayılı bazı durumlarda arabuluculuğa başvuru dava şartıdır. Bu zorunluluk sadece başvuruya ilişkin olup sürece devam etmek ya da etmemek, anlaşmaya varıp varmamak tarafların elinde olduğu için hak arama özgürlüğüne aykırı bulunmamıştır. Ülkemizde dava şartı arabuluculuk birçok alan için getirilmiş olup kira uyuşmazlıkları gibi başka alanların da eklenerek kapsamının daha da genişleyeceği beklenmektedir.

 

 

 

Sinem Çiftci

 

 

 

 

KAYNAKÇA:

  1. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu
  2. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği
  3. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu
  4. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu
  5. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun
  6. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu
  7. Arabuluculuk Daire Başkanlığı Arabulucu Temel Eğitim Kitabı
  8. Anayasa Mahkemesi’nin 11.07.2018 T., 2017/178 E., 2018/82 K. sayılı kararı
  9. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi’nin 11.11.2019 T., 2019/2037 E., 2019/2110 K.sayılı kararı
  10. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 31.Hukuk Dairesi’nin 31.05.2018 T., 2019/1441 E., 2019/1299 K.sayılı kararı
  11. Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin 17.06.2020 T., 2020/932 E., 2020/5773 K.sayılı kararı

Danışma Hattı : +90 (212) 465 79 50